Batı ülkeleri güçlenen Türkiye’den neden korkuyor?

 Neden Türkiye’de halka sunulan referandumdan evet oyu çıkmasından rahatsızlık duyuluyor?    İstanbul’da, Sokullu haziresinde bulunan bir kabir ve o kabrin üzerinde bulunan mezar taşı. Kendisini mezar taşında tanıtır lakin o yazıyı okumaktan aciz olan bir nesil mezar taşındaki yazıları okuyamaz. En acıda bu olsa gerek. 

   Kim bu kabrin sahibi? 

   Lala Mehmed Paşa. 

  O, Sokullu Mehmed Paşa’nın soyundan gelen biriydi ve bir Osmanlı şehzadesinin lalasıydı. Kanuni Sultan Süleyman devrinde Macaristan topraklarında alınan kaleler yer yer Avusturya askerleri tarafından zorlanıyor alabildikleri şehirleri ve kaleleri Avusturya askerleri alıyorlardı. Devrin Osmanlı Padişahı, Kanuni Sultan Süleyman Han’ın torunu, Sultan 3. Murad Han idi. 

Lala mehmed paşa 3. Murad Han devrinde Macaristan’da bulunan ve bugün Budapeşte olarak anılan şehrin, yani Osmanlı ismiyle Budin şehrinin Beylerbeyi idi. Budin Beylerbeyi olarak Estergon kalesinde bulunuyordu. Avusturyalılar 100 bin kişilik ordu ile Estergon Kalesini kuşatmışlardı. Lala Mehmed Paşa’nın ve kaledeki Osmanlı askerlerinin pek yapabilecek bir şeyi yoktu. Çünkü Estergon Kalesinde sadece 2000 asker ve onların aileleri vardı. İstanbul’dan yardım istendi ama 2 ay geçmesine rağmen bir türlü yardım gelmemişti. 100 bin kişilik bir orduya tam 28 gün direnmişlerdi. Tarihimizde bu gibi kahramanlık ve cesaret abideleri o kadar çoktur ki…

   Estergon kalesi öyle bir kaledir ki, hemen yanıbaşından Tuna Nehri geçer. Avusturyalılar Tuna Nehri ile Estergon Kalesinin su yolu bağlantılarının tamamını kesmişlerdi. Kaleye bir damla su gelmiyordu. Kendiside Macar asıllı olan Osmanlı tarihçisi İbrahim Peçevi’de o gün kale içindeydi. Peçevî , o günü şöyle anlatır. ” Kolu, bacağı kopmuş yaralı gâziler vücutlarından akan kanların tesiriyle susuzluk çekiyorlardı. Öyle ki suyu kesilmiş su kuyularının mermerlerini yalayarak susuzluklarını gidermeye çalışıyorlardı. Böylece susuzluktan ölmemek istiyorlardı.” 

   Lala Mehmed Paşa’nın Estergon kalesini teslimden başka bir seçeneği yoktu. Kararını verdi ve Avusturyalılara ” Kaleden askerlerimin silahlarıyla ve aileleriyle sağ salim çıkmalarına izin verilirse, Estergon Kalesini size vereceğim” diyerek Avusturya ordusunun kumandanına haber yolladı. Teklif kabul edildi ve Estergon Kalesi boş bir şekilde teslim edildi. 

   Boyunlar büküktü ama umutlar sönmemişti. Lala Mehmed paşa ve askerler İstanbul’a geldiler. 

   Estergon kalesinin Avusturya askerlerine teslim edilmesi üzerinden 10 yıl geçmişti. Sultan 3. Murad Han vefat eylemiş yerine Sultan 1. Ahmed padişah olmuştu. Lala Mehmed Paşa’da tam 10 yıl sonra Sultan 1. Ahmed’in sadaret meclisi içinde Sadrazamlık gibi önemli bir göreve yükselmişti. 

   Bir gün divan toplantısında bütün vezirler yeni fetihler adına teklifler verirken, kendisi ” Sultanım, bende kendi elimle verdiğim Estergon Kalasını yine kendi elimle fethetmeyi isterim ” diyerek niyetini belirtmişti. 

   Ferman kesilmiş, bütün izinler çıkmıştı. Lala Mehmet paşa arkasında ki Osmanlı Ordusu ile Balkanlar’a doğru hareket etmişti. Balkanlar’ı geçmiş Vaç ve Hatvan kalelerini fethetmişti. 10 yıl önce teslim etmek zorunda kaldığı Estergon Kalesi’ni 29 Ağustos 1605’te kuşattı. Nihayet 3 Ekim 1605’te kaleyi ele geçirdi ve “Estergon Fatihi” ünvanını aldı. Kale, ikinci fethinden sonra 1683’e kadar Osmanlı toprağı olarak kaldı.

   Lala Mehmet Paşa 10 yıl önce kendi eliyle verdiği Estergon Kalasını bir çırpıda fethetmişti. Osmanlı yeniçerileri Estergon Kalesinin fethi ile yetinmiyordu. 10 yıl öncesinin bir intikamı vardı. Önce Avusturya’ya girdi önüne gelen kaleler fethedildi. Niyetler Viyana’yı fethedip Almanya içine girmekti. Çünkü fitnenin merkezi o gün, bugün de olduğu gibi Almanya idi. 

Ne oldu dersiniz? 

Her zaman olduğu gibi İran yine namertçe Osmanlı topraklarına saldırmıştı. 1606 yılında İstanbuldan İran üzerine yapılacak seferde ordu kumandanlığı yapması için haber geldi. Lala Mehmet Paşa Viyana ve Almanya üzerine yapmak istediği fethi durdurdu ve İstanbul’a döndü. 

O artık Estergon Fatihiydi. 

Sadece bununla kalmamıştı. Macar Kralı ölmüş yeni kral olacak Osmanlı dostu Stefan Boçkay’a taç giydirilecekti. Sultan Ahmed Han, Lala Mehmed Paşa’ya bir ferman yolladı. Macar Krallı olacak Stefan Boçkay’a krallık tâcını kendisinin giydirmesini emrediyordu. Lala Mehmet Paşa yeni Macar Kral’ına krallık tacını giydiriyordu. 

   İstanbul’a dönen Lala Mehmet paşa İran üzerine yapılacak sefere çıkamadan felç geçirerek İstanbul’da öldü ve Eyüp’teki Sokullu Mehmet Paşa türbesine gömüldü.

  Estergon Marşında şu ifadeler bizi alır götürür o günlere. 

Akma Tuna akma bre şahin aman 

Ben bir dertliyim,

Yar peşinden amanda gezer koşar yandım kara bahtlıyım. 

   Donanma ordusu yürürken muzafferen ileri 

   Üzengi öpmeye hasretti Garbın Elçileri…