Fıkralar; Bir gün 7 avcı ava giderler. Önlerine bir tavşan deliği çıkar. İçlerinden bir tanesi:
Bir gün 7 avcı ava giderler.
Önlerine bir tavşan deliği çıkar.
İçlerinden bir tanesi:
Yatın arkadaşlar der.
Yatarlar ve vururlar.
Biraz sonra önlerine bir tilki deliği çıkar.
Yine bir tanesi: Yatın arkadaşlar der.
Yatarlar ve vururlar.
Biraz sonra yine bir ayı deliği çıkar.
İçlerinden bir tanesi: Yatın arkadaşlar der.
Yatarlar ve vururlar.
Daha sonra yine bir delik çıkar.
Yine bir tanesi: Arkadaşlar ben bunun ne deliği olduğunu bilemedim der.
Ertesi gün gazetelerde ne yazar?!Bir tünelin girişinde 7 avcıya tren çarptı.
Yavru tavşan yuvasından ilk kez ayrılır ve ormanda dolaşmaya başlar.
Karşılaştıgı ilk hayvana kendini tanıtır merhaba kardeş ben TAVŞAN, sen kimsin karşısındaki hayvan bende KATIR der tavşanın kafası karışır nasıl yani der katır benim annem Eşşek babamda At onlar birlikte olmuşlar sonra ben doğmuşum der Tavşan yoluna devam eder, Karşılaştıgı başka bir hayvana kendini tanıtır merhaba kardeş ben TAVŞAN, sen kimsin hayan ben kurtköpeği der tavşan yine şaşırır nasıl yani der kurtköpeği benim annem köpek babamda kurt onlar birlikte olmuşlar sonra ben doğmuşum der Tavşan yoluna devam eder, Karşılaştıgı başka bir hayvana kendini tanıtır merhaba kardeş ben TAVŞAN, sen kimsin hayvan ben DEVEKUŞU der Tavşan bian afallar sonra gülüp geçer.
Neyse biraz daha yol aldıktan sonra; kulağına konan hayvana dönerek:
Ben tavşan, sen kimsin der.
ben at sineğiyim deyince sittir lan it oğlu it.
demiş
Olay Tokat’ın bir ilçesinde geçer:
Bir grup, karlı bir kış günü ava giderler, avcılar rastgele deyip birbirlerinden ayrılırken birbirlerine
-falan yerde
– işaret bırakmalarını söylerler ve ayrılırlar.
İşaret bırakılacak yere ilk gelen ilçenin tapucusu ve bir köylüdür.
Tapucu, işaret bırakmak için karın üzerine sidikle BİZ GEL.
yazar ve sidiği biter.
Yanındaki köylüye dönerek Şu yazıyı sidikle tamamla der.
Adam gayet safiyane bir tabirle Tapucum sidiğim var ama okuma yazmam yoktur.
Al sen yaz der.
Birgün iki kuzen aslan avına çıkar.
kuzenler akşama kadar aslan aralar ama bulamazlar.
Akşam tam dönerken karşılarına bi aslan çıkar.
Kuzenlerden biri çalıların arkasına saklanır ve diğerine ağaca cıkması söler.
Ağaca çıkanı aslan görür ve arkasından tırmanmaya başlar, ağaçtaki kuzen bağırırı:
– Lan vur şunudiye.
Aşağıdaki kuzen, aslana nişan alır ve sıkar ama aslanı sol taşşağından vurur.
Canı yanan aslan azimle tırmanmaya başlar.
yukardaki kuzen yine bağırır:
_ lan vursana şunuuuudiye.
Aşağıdaki
– hah şimdi vurcam der ve ateş eder.
Bu defa aslanı sağ taşşağından vurur.
Ağaçtalki kuzen iyice sinirlenir ve bağırır
– lan o.
çocuğu aslan beni si.
meye değil yemeye geliyor yemeyeeeediye.
Milli Park Polisleri, adamın birini, nesli tükenmekte olduğu için koruma altına alınan bir Boz Kartal’ı kesmiş, pişirip yerken görmüş ve derhal tutuklamışlar.
Mahkemede adamın avukatları müthiş bir savunma yapmışlar:
– Bu adam ormanda yolunu kaybetmişti.
Günlerdir aç olduğu için ya kartalı öldürecekti, ya kendisi ölecekti.
Yargiç bu savunmayı kabul edebileceğini söylemiş.
Kararını açıklamadan önce, sanığa dönmüş:
– Son bir şey sormak istiyorum.
Ben de av meraklısıyım da.
Bu Boz Kartalın tadı nasıl bir şey?
– Valla efendim! Tam olarak Kelaynak ile Mavi Gagalı Puhu Kuşu tatlarının arasında bir şey.
Avcılar kendi aralarında atıp, tutuyorlarmış.
Avcının biri;
– Geçenlerde İstanbul’da Belgrad Ormanlarında ava çıkmıştım.
Birde ne göreyim, karşımda 5 metre boyunda bir ayı.
Avcılardan biri hemen atılır:
– Hadi be sende İstanbul’da Belgrad Ormanlarında ayı ne gezer.
Avcı hemen cevap verir:
– İyide arkadaş Allahın ayısı oranın Belgrad Ormanı olduğunu nerden bilsin.
Başhekim bir gün akıl hastanesinde hastaları ziyarete çıkar ve bir köşede hastaların kendi aralarında bir rakam söyledikten sonra güldüklerini görür ve dayanamaz sorar:
“Neden söylediginiz her rakamdan sonra gülüyorsunuz?” Hastanın biri cevap verir:
“Biz bütün bildiğimiz fıkralara numara verdik 5 dedigimiz zaman 5 numaralı fıkra aklımıza geliyor gülüyoruz 8 deyince 8 numaralı fikra aklımıza geliyor gülüyoruz.” demiş.
Başhekim bir de ben söyleyeyim o zaman demiş 5 demiş çıt yok, 7 demiş çıt yok. Bakmış çıt yok ve sormuş:
“Ben soyleyince neden gülmüyorsunuz?” Hastanın biri cevap vermis:
“Başhekimim anlatmadan anlatmaya fark var
Marketin birine bir turist gelmis, bir seyler almis, kasada ödeme yaparken,
kasiyere cebinden 100$ çikartip vermis. Kasiyer paranin sahte olmasindan
süphelenerek paranin orasina burasina bakmaya baslamis ama bir türlü emin
olamamis. Bakmisböyle olmayacak parayi sirada bekleyen Temel e uzatmis.
“Bir de siz bakar misiniz? Ben anlayamadim…” demis. Temel paranin bir altina
bir üstüne bakmis sonra tezgahin üzerine atmis ve “Bu para sahte” demis.
Herkes sasirmis ve nasil anladinbu kadar çabuk demisler.
Temel de, Çok kolay, bunun üstünde Atatürk resmi yok. demis…
İstanbul’a yeni gelen köylü, ku*yumcu dükkânının vitrinini merakla inceliyordu. Kuyumcunun çırağı, onunla alay etmek için:
Hemşerim, dedi, ne bakıyor*sun öyle?
_Hiç… Bu dükkânda ne satılır diye merak ettim de…
Çocuk güldü:
_Eşek kafası satılır.
_Allah versin… Alışverişiniz yolunda olmalı…
_Nereden bildin, dayı?
_Baksana, koca dükkânda seninkinden başka kalmamış!
Bir gün Nam-ı Kemal bir papağan alır ve eve getirir. N.Kemal uçkuruna düşkün ve hergün eve farklı hatunlar getiren bir hayat sürmektedir. Tabi bir hatunla ilişkiye gireceği vakit papağan bunları izlemeye başlar, bundan da N.Kemal rahatsız olur ve papağanı aldığı yere gider ve durumu anlatır satan kişi papağanın kulağına eğilip ona senin g*tünü s*kerim dersen gözlerini kapatır der. Bunun üzerine N.Kemal eve sarışın bomba gibi bir hatun götürür yine ilişkiye girecekleri zaman papağan bunları izlemeye başlar. N.Kemel kalkar ve papağana senin g*tünü s*kerim der. Tabi papağan hemen gözlerini kapatır. Bunun üzerine kadına derki: sen bacaklarını ayır ben burdan masaya oradan sehpaya oradan kanepe ve oradanda senin üstüne atlıyacağım. O sıra papağan yine gözlerini açar. N.Kemal papağanın gözlerini kapaması için tekrar küfür eder. Papağan o zaman derki anamıda s*ksen bu pozisyonu kaçırmam
HATIRLAR GİBİYİM
3 tane yaşlı teyze oturmuş muhabbet ediyorlarmış..
Bir tanesi “aaaah ah hayat ne kadar da pahalılaştı…”
demiş ve ellerini kocaman açmış:
“eskiden şu kadaaaaar kocaman salatalıkları nerdeyse bozuk
paralarla alıyoduk….”
2. teyze de “haklısın şekerim” demiş ve o da 2
eliyle kocaman 2 yuvarlak yapmış:
“şöööyle şöyle soğanlara da şimdikilerin yarı fiyatından bile
az ödüyoduk…”
Derken ikisi birden 3. teyzeye
dönüp “sen niye konuşmuyosun??” diye sormuşlar…
Teyze onlara bakmış bakmış ve:
“Anlattıklarınızın tek kelimesini duyamıyorum
ama tarif ettiğiniz adamı hatırlar gibiyim….”
SON ÜMİT
Adam kaynanasıyla birlikte Avrupa gezisine çıka*caktı, arkadaşı sordu:
Yahu sen hep kaynanandan yakınıp durmaz miy*din? Şimdi de Avrupa gezisine mi çıkarıyorsun?
Ne yapayım kardeşim, sık sık Avrupa’yı görme*
den Allah canımı almasın! deyip duruyor… Benimki, bir
umut işte…
Anlamlı Sözler sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.